15 Ekim 2009 Perşembe

SUPER BULUŞCU ÇOCUKLAR

Güldünya'nın öğretmeni, bir gün sınıfta bir Kızılderili Şef'in mektubunu okudu.

Mektup tam 1854 yılında kaleme alınmıştı.

Ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanına yazılmıştı.

Mektubu yazan da ”Duwarmish” Kızılderililerin Reisi Seattle idi.

Güldünya bu mektubu çok sevdi.

Bir çiçeğin açarken, taç yapraklarının çıkardığı sesi merak etti. Bir kelebeğin kanatlarının sesini, kurbağaların şarkısını, yağmurla yıkanmış rüzgarın kokusunu çok merak etti.

Kızılderililerin şehirleri nasıldı ki, tüm bunlar duyulabiliyor ve görülebiliyordu?

Güldünya, yaşadığı büyük kentte de yazları, nenesine gittiği küçük şehirde de böyle şeyleri asla göremiyordu.

Gürültü, egzoz dumanı, kömür karası vardı şehirlerde.

Sokaklar, parklar, kırlık alanlar, kaldırım kenarları, hatta market önleri bile; metal , cam ve kartondan olan içecek kutuları, pet şişeler, şişe kapakları ile doluydu.

Sigara paketleri, kuruyemiş paketleri, cips paketleri dağılmış duruyordu her yerde.

Biskuvi ve gofret paketleri, ciklet paketleri, atıştırmalık paketleri, plastik bardaklar, plastik tabaklar, plastik kaşık ve çatallar, dondurma kutuları, dondurma çubukları, içecek kutuları, pet şişeler, sigara izmaritleri ve bol bol naylon poşet doluydu her yer.

Her yer, uğruna kaç tane ağacın kesildiği kağıtlarla doluydu.

Okulların önü bile bazen çok çok kirli oluyordu.

Güldünya her gece yatağında, Seattle'ın mektubunda öğrendiği bir dünyada yaşamayı hayal ediyordu.

Kuş seslerini, göllerin aynasındaki dünyayı, sabah buğusunu herşeyi herşeyi istiyordu.

Acaba hem sineması olan hem de ağaçları olan bir mahalle olamaz mıydı?

Hem bilgisayarı olan hem gölleri olan şehirler olamaz mıydı?

Hem oyuncak mağazaları, giyim mağazaları hem de derelerin neşeli şarkıları duyulan yerler kurulamaz mıydı?

Bu hayali mutlaka mahalleden arkadaşı olan Alican ile paylaşması lazımdı. Belki onun öğretmeni de Seattle'nın mektubu onlara okumuştu.

Güldünya Alican'ı bulup anlattı.
Alican da çok heyecanlandı.

Ve iki çocuk olarak kendi şehirlerini temiz tutmayla başlamayı düşündüler.

Çöple ilgilenmeyi istediler.

Güldünya'nın öğretmeni bu fikri çok beğendi.
Onlara rehberlik etti.

Diğer çocuklar gibi eldiven, çöp poşeti ve maske alarak çevre temizliği yapabilirlerdi. İstemediler.

Çevreyi kirletmemek çok önemliydi.

Ama daha önemlisi, çöp çıkarmamak gerekliydi.

Çocuklar olarak; atmadan bir kez düşünmek ve düşündürmek istediler.

Bir malzemeyi çöpe atmadan bir kaç kez kullanmaya geri dönüşüm, geri kazanım deniyor.

Alican'la Güldünya da geri kazanım çalışması yapmak ve yaptırmak istediler.

Bu atıktan bir oyuncak yapabilir miyim?
Bu atıktan annemin işine yarayacak bir cihaz yapabilir miyim?
Bu atıktan arkadaşlarımın kullanabileceği bir nesne yapabilir miyim?
Bu atıktan insanların işine yarayacak bir eşya yapabilir miyim?


Alican eski kutulardan bir kuş evi yaptı ve bekçisinden izin alarak mahalledeki parktaki bir ağaca astı.

Eğer siz de bir evsel atıktan bir buluş yaparsanız bize ister anlatın ister fotoğrafını yollayın.


Güldünya ve Alican o yazıyı o fotoğrafı sizin adınızla buraya ekleyecekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder