15 Eylül 2009 Salı

SEVGİLİ ŞAVEZ AMCA

Sevgili Şavez Amca,

Anneme sordum, sana böyle seslenebileceğimi söyledi.
Çocuk olduğum için çok kibar olmama gerek yokmuş. Ama saygılı olmalıymışım. Çünkü sen, hem yetişkin bir insanmışsın hem de bir devletin başkanıymışsın. Çocuk olmasam; sana, siz demem gerekirmiş. Sayın, Bay ya da Ekselansları diye hitap etmeliymişim.
İyi ki çocuğum, bazı sözcükleri yazmak çok zor.

Şavez Amcacığım,
Benim adım Papatya, dokuz yaşındayım. Üçüncü sınıfa gidiyorum. Sen beni tanımazsın.
Ben sana teşekkür etmek için bu mektubu yazıyorum.Sen, çok çok büyük bir iş yapmışsın.
Bu Gazze’deki çocukları öldürenler var ya? Onları ülkenden kovmuşsun.
Birleşmiş Milletler’den bile cesurmuşsun.
Hem de çok barışçıymışsın. Ancak senin gibi liderler, dünyanın kötü gitmesini engelleyebilirmiş. Savaşı durdurabilirmiş.
Annemle babam böyle konuştular. Ben duydum.
Annem, seni televizyonda izleyince, "Aferim" diyor. Babam da "Aslanım benim" diye bağırıyor.
Öğretmenim de, senin yaptıklarını beğeniyor.
Ülkendeki Musevilere; bu barbarlığı durdurmaları için çağrıda bulunmuşsun. Onları, barışı savunmaları için yüreklendirmişsin. Çoğunun savaşı istemediğini biliyormuşsun. Savaş; İsrail’deki hükümetin suçuymuş. Yahudilerin değilmiş. Müslümanların Yahudilerle, Yahudilerin, Hıristiyanlarla, Buda’ya inananların, bir şeye inanmayanlarla bir sorunu yokmuş.
Savaş isteyen kötü kişiler; dini, bahane ederlermiş, milleti bahane ederlermiş. Oysa bütün insanlar kardeşmiş. Renkli, farklı, tatlı kardeşlermiş. Öğretmenimin diğer söylediklerini tam anlamasam da, hepimizin kardeş olduğunu biliyorum.


Şavez Amca,
Biz çocuk olsak da, dünyada neler olduğunu biliyoruz. Evlerimizde, televizyondaki haberleri izlememize izin vermeseler de biliyoruz. İsrail’in, Gazze şehrine savaş açtığını biliyoruz. Çocukları öldürdüğünü biliyoruz. Annelerle babaları öldürüp, çocukları annesiz babasız bıraktığını da biliyoruz.

Gazze’de herkesin gözleri kocaman kocaman. Boş boş bakıyor. Herkesin gözleri ıslak . Ağlamıyorlar ama, ıslak ve kocaman bakıyorlar. Belgesellerdeki, tuzağa düşmüş aslanlar gibi bakıyorlar. İsrail’in kendi askerleri de, bazen böyle bakıyor. İnsanlar da aslanlar da böyle bakmasın. İyi değil. Çocuğuz ama anlıyoruz. İnsanları böyle baktırdığı için de, İsrail’e çok kızıyoruz. Hem de çok kızıyoruz.

Öğretmenimiz bize iki çocuğun öyküsünü anlattı.
Hollanda’daki Anne Frank ile Japon çocuk Sadako Sasaki’yi anlattı. Onlar da savaşta öldürülen çocuklardı. Anne diye yazılıyor ama Ann diye okunuyor. İşte o Ann, Naziler yüzünden ölmüş. Dünyanın başka tarafında yiyecekler çöpe atılırken, açlık içinde beklemelerini anlamıyormuş. Ben de anlamıyorum Savez Amca. Sadako ise, Amerika’nın Hiroşima’ya attığı bombadan hastalanmış ve ölmüş. Sadako, kağıttan bin tane turna kuşu yaparsa kurtulacağına inanmış ama bu bomba, çocuklara o kadar zarar veriyormuş ki, bin tane turna yapamadan ölmüş. Dünyadan bir çok çocuk, kağıttan bir çok turna kuşu yapıp göndermişler. O turna kuşları bir müzede duruyormuş.

Şimdi de İsrail’i yönetenler; Filistin’li çocuklardan, Hamide İbrahim Musabbih’i, Muhammed El Atsal’ı, Ebud’ı, Abdülsettar’ı bombalarla yakarak, parçalayarak öldürüyor. Irak'ta da Amerika yüzünden çocuklar ölüyor. Biz biliyoruz Şavez Amca. Çocuğuz ama biliyoruz. Çok üzülüyoruz.

İsrail halkından da, savaşa üzülen çokmuş. Bazı pilotlar, çocukların üzerine bomba atmayı reddediyorlarmış. İsrail’de yaşayanların bazıları, ama sayıları bayağı çokmuş, savaş olmasın diye gösteriler, yürüyüşler yapıyorlarmış. Savez Amca bizim ülkemizde de çok yürüyüş yapıldı biliyor musun? Annemle babam da gitti. İsrail’li Yonit Levy teyze, haber sunarken yapılanları eleştiriyormuş. Dünyada bazı sanatçılar, doktorlar, futbolcular da bu savaşa karşı olmuşlar. Öğretmenimiz bize bunları anlattı. O da, çok üzülüyormuş. Son zamanlarda dünyada olanlardan endişe ediyormuş ama bize çok güveniyormuş. Her insanın eşit olduğunu bilir ve barışa inanırsak, biz büyük olduğumuzda savaşlar olmazmış.

Annem; öğretmenler doğru söyle diyor.
Şavez Amca, biz öğretmenimizi çok seviyoruz. Ona çok inanıyoruz.
Ama artık dünyada, piyangoya barıştan daha çok inanıyor insanlar.
Piyangoya daha çok para harcıyorlar.
Sen barışa, piyangodan daha çok inandığın için, sana çok teşekkür ederim.
Gazze'li çocuklar için önemli bir şey yaptığın için teşekkür ederim.
Irak'da savaşa karşı çıktığın için teşekkür ederim.
Kendi ülkendeki çocukların istedikleri oyuncağı, şekerlemeyi almaları için çalıştığın için teşekkür ederim. Annelerine babalarına iş sağladığın için teşekkür ederim.

Şavez Amcacığım,
Sana çok teşekkür ederim hem de ellerinden öperim.
Ellerinden öpmek sizde yokmuş.
Biz, bazen büyüklerimizin ellerinden öpüyoruz.
Annem o eskidendi diyor ama, babaannem bunu mutlaka yazmamı, yani ellerinden öpmemi istedi.

Şavez Amca,
Mektubum kısa olduysa özür dilerim.
Bilmelisin ki, hiç bu kadar uzun bir yazı yazmamıştım.
Sana çok çok teşekkür ederim.

Ben Papatya.
Türkiye’den bir çocuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder